Sağlık & Üreme

Çağın Vebası: Kısırlık

Türkiye’de ve dünyada kısırlık oranlarının yükselmesi, yalnızca bireysel değil toplumsal bir sağlık sorunu haline geliyor.

🌍 Dünya Genelinde Kısırlığın Durumu

Tüm dünyada, çiftlerin yaklaşık %10-15’i üreme çağında kısırlık (infertilite) ile karşılaşıyor. Örneğin, bir çalışmada primer infertilite oranının %3,5’e, sekonder infertilite oranının ise %18,4’e kadar çıkabildiği belirtiliyor.

🇹🇷 Türkiye’de Kısırlık ve Doğurganlık Verileri

Türkiye’de doğurganlık oranı uzun yıllardır düşüşte: 2023 yılında toplam doğurganlık hızı (bir kadının ömrü boyunca ortalama çocuk sayısı) yaklaşık 1,51 çocuk olarak gerçekleşti. Ayrıca ülkemizde yapılan bir araştırmada kısırlık oranlarının farklı çalışmalar arasında %8-17 aralığında olduğu bildirilmiş.

🔍 Neden Bu Kadar Artıyor?

Kısırlığın artışına katkı yapan başlıca faktörler arasında şunlar öne çıkıyor:

• Yaşın ilerlemesi (özellikle kadınlarda yumurta rezervinin azalması).
• Çevresel faktörler: Hava kirliliği, kimyasal maruziyetler, yaşam tarzı değişiklikleri.
• Obezite, sigara, alkol gibi metabolik ve davranışsal riskler.
• Tedavi edilmemiş enfeksiyonlar, genetik problemler ve üreme sistemi bozuklukları.

📌 Toplumsal Etkiler ve Geleceğe Bakış

Kısırlığın artması yalnızca bireysel bir sorun değil; ülkelerin nüfus yapısını, sosyal dinamikleri ve ekonomik sistemlerini de etkiliyor. Özellikle doğurganlık hızlarının kritik eşik olan 2,1’in çok altına düşmesi, uzun vadede demografik bir risk oluşturuyor.

🔧 Ne Yapabiliriz?

Aşağıdaki adımlar, kısırlık riskini azaltma ve üreme sağlığını koruma açısından önemli:

1. Erken yaşlarda çocuk sahibi olma planlarını değerlendirmek.
2. Sağlıklı kilo, dengeli beslenme ve düzenli egzersizle metabolik sağlığı korumak.
3. Sigarayı bırakmak, alkolü sınırlamak ve toksik kimyasallara maruziyeti azaltmak.
4. Üreme sağlığı için uzman kontrollerini ihmal etmemek.
5. Çevresel etkiler ve yaşam tarzı değişiklikleri konusunda bilinç sahibi olmak.

🔬 Dr. Ertan Cevizci’nin Yaklaşımı

Dr. Ertan Cevizci olarak,Yapılan araştırmaların konusu haline gelen bazı bitki ekstraktları, Fitoterapinin gücünü ortaya koyan sonuçların elde edilmesine olanak sağladı. Erkekte sperm hücrelerini, kadında ise yumura kök hücrelerini korumak, gelişimini sağlamak fitoterapi ile keşfedilen en etkin fayda olduğu biliniyor. Dokulardaki harabiyeti en aza indirmek, ve yenilenmesini gerçekleştirebilmekde fitoterapiye başvurmak için ana sebep olarak sıralanıyor.